Blog İsmi: Kardan Kadının Kristalleri
Kategori: Kişisel BlogBlog Linki: http://agustosinsani.blogspot.com.tr/
Blog Tanıtımı
"Yazmak, yaşamı kağıtlara sığdırma gayesidir!"
Hayatınız boyunca yaptığınız en iyi şey nedir? Mutlaka ‘en iyi’ diye tanımladığınız ve tamamen size özgü bir şey vardır. Benim ‘en iyi’m yazmak! Profesyonel olmamak kaydıyla ellerime kalem, boya ve elbette ki klavye almaya başladığım anlardan itibaren senarist, ressam, şair, yazar sıfatları altında dolaşır oldum. Kısa bir süre tiyatroyla ilgilendim, kursağımda kalmış olan çok güzide bir sanattır kendisi. Sanatın her dalına hayranlık duydum ve gördüğüm, duyduğum, düşündüğüm, hissettiğim ne varsa bunları yazmak bana iyi geldi. Bir yazı birikintisini birileri okusun diye bir yerde paylaşmadan hemen önce kendimi çok iyi hissediyor ve yazımın kendine özgü bir kalitede olduğunu düşünüyorum. Ama o ‘yayınla’ butonuna bastığım anda beynim allak bullak oluyor. İnsanlarla bir şeyleri paylaşmak şöyle dursun yazdıklarını paylaşmak çok mühim bence. Beğenirler mi, yeterince iyi mi, güzel mi, tam oldu mu, eksiği var mı, fazlası var mı diye düşünmekten kendimi yiyip bitiriyorum. Ama sonra daha farklı düşünmeye başladım.
Herkesin kendine has bir yaşayış biçimi vardır ve yazmak da tıpkı yaşamak gibi insanın kendine has. Yazdıklarım, yaşamakta olduğum dünyanın kendi penceremden bir yorumlaması. Bazen kapıyı açıp dışarı çıkıyorum ve başka kapıları çalıp diğer pencerelerden de bakıyorum. Bazen üşüyorum, bazen ısınıyorum. Ama üşümek de ısınmak da beynin açılıp genişlemesini sağlar. "Bunlar da benim öğrendiklerim, benim bildiklerim ve bana ait olan fikirler." deyip kendimi kabulleniyorum. İnsanın önce kendini kabullenmesi gerekiyor. Ki başkaları da sizi kabullensin ve siz de başkalarını kabullenin. Ben bu yerkürede bir şeyleri çözümlemeye çalışırken, fikirlerimi ayrıştırıp kendi içimde yine kendimle tartışırken, bir çıkış yolu aramaya çıkarken yola attığım ilk adımı yazarak atıyorum hep. İster istemez bazen kendimle çelişeceğim, bazen kimsenin hoşuna gitmeyecek bir konuyu yazacağım, bazen de birileri yazdıklarımda kendilerine ait bir şeyler bulacak, bazen bir konuda haksız olduğum düşünülecek, bazen de hak verilecek. Bunları beğenmezseniz de sadece bununla kalmış olmayacaksınız. En azından okuma nezaketi göstermiş ve böylelikle benimle bir fikri bölüşmüş olacaksınız. Bu benim için bir mutluluk kaynağı.
O ‘yayınla’ butonuna her bastığımda yeni bir stres dalgası gelecek üzerime ama beni bu stres ayakta tutacak. Yazdıklarım, aklımda dönüp dolaşan düşünceler ulu orta bu yüzyılda birileri tarafından okunsun, hakkında düşünülsün, hatta yeni insanlar edineyim istiyorum böylelikle. Zira insanlar birbirlerini düşüncelerinden sever ve yeni fikirler de yeni insanlarla oluşur. Söyleyemediğimiz için boğazımızda düğümlenip kalan ve sese dönüşmeyi bekleyen kelimeler var. O kelimeler dudaklardan çıkmazsa, parmak uçlarımız hissettiklerimizi dökmek için bir yol bulur ve yazmaya başlar. Birbirimize söyleyemediğimiz onca şey, kafamızda kurduğumuz yüzlerce diyalog, içimizde kuruyup kalan duygular ve aklımızı kemiren düşünceler… İnsana dair her şey hakkında yazıyorum ben. Yeri geliyor bir ressamın bana düşündürdüklerini yazıyorum, yeri geliyor hiç yaşamadığım bir durumu çözümleyip anlamaya çalışıyorum, yeri geliyor var olduğum dünya hakkında fikirlerimi deşiyorum, yeri geliyor insanlara kafayı takıyorum; yaptıklarına, yapmadıklarına, davranışlarına, yüz ifadelerine… Bazen de herkes gibi sadece beynimde yankılanan kurulmamış diyalogları parmak uçlarım yardımıyla cımbızla çeker gibi alıyor ve yazmaya başlıyorum. Bazı insanlar üzerine yağan yağmurları ve karları yazmakla dindirir. Ben bir süre dindirebildim kendi içimdekileri. Şimdi ise dünyada kim var kim yok beni duysun istiyorum. Bazen gözlerle de duyulabilir, biliyorsunuz. Beni gözlerinizle dinlemeye gelir misiniz?
Umarım gelirsiniz ve kalırsınız. Blog yazmaya başladığım şu zamanlarda çok fazla insana ulaşamadığımı görmek elbette ki yeni bir blog yazarı olarak beni huzursuz ediyor. Yazılarım birileri tarafından okunmadıkça ölüp gideceklermiş gibi hissediyorum. Fakat yazıların sözler gibi uçmayacağını hatırlıyor ve umudumu taze tutuyorum. Henüz işin başında olsam da zaman ilerledikçe ben de onunla birlikte ilerliyor olacağım ve umudumun bayatlamaması için senin tarafından okunmaya ihtiyacım var.
"Gözlerinle dinlemek", "Epeyce yaklaşmışım.Duyuyorum anlatamıyorum"dediği gibi şairin ...Hoşgeldin.Ya da hoşbuldum ...
YanıtlaSil"Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün;"
SilÖyle bir yer var, tam da Orhan Veli'nin dediği gibi.
Hoş olduğunda hem fikiriz. :)
ben nasıl blogumu tanıtabilirim? http://www.guncelarsivler.com/
YanıtlaSilBuradan detaylı bilgi alabilirsiniz:
Silhttp://www.blogumutanit.com/2015/12/etkili-blog-tanitim-yazisi.html
Blogumu nasil tanitabilirim?
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş tebrikler hemen ziyaret edeceğim :)
YanıtlaSilTeşekkürler. :)
Sil